Likya Soyunun Başkenti “PATARA”

Patara, Antalya-Muğla il sınırını çizen Eşen Çayı’nın doğusunda, Antalya’nın Kaş ilçesine bağlı Gelemiş Köyü’nde yer alır. Kent korunaklı limanıyla sadece içinde bulunduğu Eşen Vadisi’nin değil, tüm Likya’nın “Ana Limanı” olmuştur. Tepecik Akropolü’nde ele geçen taş balta ve seramikler, kentin en geç İlk Tunç Çağı içerisinde, MÖ 3.binyılda kurulmuş olduğunu gösterir. Yerleşimin Genç Tunç Çagı’ndaki varlığı ise, IV. Tuthaliya’nın MÖ 13. yüzyılda bölgeye yaptığı Lukka Seferi’ni anlatan Yalburt yazıtıyla kesinleşmiştir.

Burada adı, Hitit Kralı’nın zaferle bitirdiği seferin ardından önünde tanrılara adaklar sunduğu kutsal “Patar Dağı” olarak geçer. Hititçesi ile bağlantılı biçimde, Lykia dilindeki adı Pttara’dır. Lykia’da henüz yeterince bilinmeyen MÖ 1200-1700 arası süreç de , yine Tepecik kazılarında günyüzüne çıkan çömlek parçaları ve pişmiş toprak heykelciklerle aydınlanmaya başlamıştır. MÖ 540 dolaylarında Lykia Perelerin egemenliğine girer. I. ve II. Vekhssere, kenti MÖ 5. yüzyılın ikinci yarısında yöneten yerel beylerdir. M Ö 334/333’de Lykia’ya gelen İskender’in ardından Patara MÖ 3. yüzyıl boyunca Ptolemaiosların eline geçer ve o süreçte adı Arsinoe olarak değişir.
Livius’un “Lykia soyunun başı” tanımlamasının gösterdiği gibi MÖ 168/7 yılında kurulan Lykia Birliği’nin ve MS 43’te Roma’nın Lykia Eyaleti’nin başkentidir. Likya Birliği, Roma Çağı içinde de varlığını sürdürmüştür. Pax Romana da Patara’ya barış ve refah getirmiş olmalıdır; kent anıtsal yapılarıyla göz kamaştırmaktadır. MS 4. yüzyılla başlayan Doğu Roma İmparatorluğu Dönemi’nde de Hristiyanlığın çok önemli piskopos kentlerinden birine dönüştüğü, Lykia’nın ilk piskoposu Methodius’un başının MS 312’de burada kesilmesinden ve Pataralı Eudemos’un 325 yılında toplanan İznik Konsil’inde Lykia adına tek imza yetkilisi olmasından anlaşılır. Bir diğer Pataralı Eudemos 381 yılında Konstantinopel Konsiline katılmıştır. St.Nikolaos’un, Noel Baba’nın doğduğu ve yetiştiği kent Patara’dır.
Bu kent, Homeros’un ” Likya soylu” olarak tanımladığı Apollon’un ünlü kehanet merkezinden başlayarak dinler tarihi içinde daima özel bir yere sahip olmuştur. MS 12. yüzyılda iyice küçülerek bir Orta Çağ liman kentine dönüşen Patara’daki Türk varlığı, bir hamam yapısıyla kesinleşmiştir. Yazılı kaynaklardan gelen son aktarım, 1478 yılnda Cem Sultan’ın Patara’da bir Rodos heyetiyle buluşmasıdır.