Olympos: Antik Likya’nın en önemli liman kentlerinden olan Olympos, tarih boyunca mitolojiye konu olmuştur. Konumunun elverişliliği nedeniyle korsanların barınağı olan Olympos, bugün sahip olduğu tarihsel değerleri, 3200 m’lik muhteşem sahili, endemik bitkileri, Caretta caretta’ları Khimaira’sı, tüm doğa spor etkinliklerine olanak veren muhteşem doğası ve pansiyon olarak kullanılan meşhur ağaç evleri ile tüm dünyaca bilinmektedir.
Çıralı : Olimpos’un kuzeyinde yer alan Cıralı Plajı’nın yamaçlarında yaklaşık 300 m. yükseklikte, Yanartaş yer almaktadır. Mitolojiye göre Likyalı Kahraman Bellerophon kanatlı atı Pegasos’un sırtında ağzından ateş püskürten canavar Kimera ile savaşmış ve onu burada öldürmüştür. Yöresel inanışa göre canavarın ağzından çıkan ateş bugün hala yanmaktadır. Kutsal alan olarak yorumlanmış olan bu yörede Romalılar ve Bizanslılardan kalma yapılar bulunur. Burada yeryüzüne çıkan doğalgaz, antik devirlerden beri yanmaktadır. Andriake kalıntıları, Demre’ye yakın kısımda liman ağzında tepenin eteğinde yer almaktadır. Harabede ilk görülen şey şehre su ulaştıran aquadüktlerdir.
Liman ağzında görülen görkemli yapı kalıntısı, Roma Devri’nden kalma bir meydan çeşmesinin bize kadar gelen kısmıdır. Harabenin en büyük yapısı Plakoma adı verilen agoradır. Bu agoranın üç tarafı dükkanlarla çevrili olup ortasında büyük bir sarnıç bulunmaktadır. Agoranın batısında ise Granarium (silo) adı verilen 65×32 m ebadında 7 odadan meydana gelen bir hububat deposu yer almaktadır. Bütün odalar birbiriyle irtibat’ı olup cephelerinde aynı kapılar bulunmaktadır. Ayrıca yanlarına da bekçi odaları yerleştirilmiştir. Cephesi düzgün taşlarla kaplanmış binanın ara ve arka duvarları poligonal tarzda yapılmıştır. Kapı üstündeki kitabesinden ve orta yerdeki Hadrian ve Karısı Faustina’nın kabartmasından binanın M.S. 129 yıllarında yapılmış olduğu anlaşılmaktadır. Günümüze iyi bir şekilde gelebilen görkemli silo binasında M.S. V. yüzyılda burada görev yapmış olan Herakleon isimli bir memurun rüyasıyla ilgili kabartmalar da yer almaktadır. Silonun önünde ev kalıntıları ile liman caddesi, caddenin önünde de üstleri yarıya kadar açık gemi barınakları bulunmaktadır. Yamacın batısında gözetleme kulesi ve limanın kuzey kısmında da Roma Devri’ne ait Lykia tipi lahitlerin yer aldığı nekropol sahası bulunmaktadır. Burada da iki Bizans kilisesi vardır. Myra-Andriake kazılarında 6 metre alüvyon altından çok iyi korunmuş halde bulunan kilisenin duvarında yer alan fresko büyük ilgi görmektedir. 12. yüzyıl freskosunda, Hz. İsa, Hz. Meryem ve Hz. Yahya’nın Deesis-Yakarış sahnesinin betimlendiği bildirilmektedir.
Gedelme: Akdenize Bölgesi’nde Bey Dağlarının eteklerinde Kemer’e 12 km mesafede yer alan Gedelme’nin denizden yüksekliği 800 mt.’dir. El değmemiş doğal güzelliklerinin yanı sıra Bizans dönemlerinin tarihi dokusunu içine sindirmiş olan köy, kalenin hemen yanı başında bulunmaktadır.
Gedelme Köyü’nde ayrıca denizden yüksekliği 650 metre olan bir bölgede 5-6 adet yaşları 500- 650 olduğu sanılan ve en büyüğünün 3.20 metre çapında olan ünlü çınar ağaçları mevcuttur. Yüzyıllara direnen bu ağaçlar görenler’ hayrete düşürmektedir. Lykia yolu Türkiye’nin ilk uzun mesafe yürüyüş rotası olan Lykia Yolu, 509 kilometre boyunca Pers, Roma, Yunan, Selçuklu ve Osmanlı kültürlerinin izini sürmektedir. Dik uçurumların kıyılarından dolaşan, çam ormanlarının içinden geçip geniş kumsallara ulaşan ve tarihi su kemerlerini izleyen Lykia Yolu’nu boydan boya kat etmek isteyenler için gereken süre yaklaşık bir aydır. Likya yürüyüş yolu, dünyanın en güzel 5 yürüyüş yolu arasında yer almakta olup, Sunday Times Gazetesi tarafından da en iyi 10 yürüyüş yolu olarak belirlenmiştir. Bu yol Fethiye’den başlamakta ve Antalya-Hisarçandır da sona ermektedir. Bu güzel yol kısmen sahil bölgelerinden, kısmen direk deniz kıyısından geçer. Fakat yol çoğunlukla dağlık bölgelerdedir. Yol üzerinde, Xanthos, Myra, Phaselis gibi birçok tarihi ve antik şehirler bulunmaktadır. Yol iyi işaretlendiği gibi, senenin her mevsiminde yürünebilmektedir. Yolun en güzel zamanı mart sonu, haziran sonu ve eylül başı ile aralık ortasıdır. Yolun geçtigi Tahtalı Dağı zirvesinde ise mayıs ayında dahi kar görülmektedir. Kuruluşu M.Ö 3000 yıllarına rastlayan Lykia uygarlığı kültür ve ticaret alanında derin izler bırakmıştır. Yaşadıkları kültürü ve yaptıkları ticareti yaymak için kullandıkları Toros dağlarının kimi zaman doruklarından kimi zaman eteklerinden zaman zamanda Akdeniz sahillerinde devam eden örme antik taş yolunun hala kullanılır durumda olması, tarihe tanıklık etmesi bakımından son derece önemlidir. Tarihin sayfalarında geziyormuşçasına bir his bırakan Lykıa yolu gerçekten yürünmeye değerdir. Lykia yolu doğal etaplar halinde geçilmektedir. Parkur üzerindeki yerleşim birimlerinde konaklama olanağı mevcuttur. Parkurun tamamı işaretlidir. Olympos-Musa Dağı-Lost City Parkuru Olympos’tan başlayıp Musa Dağı’nın zirvesinde(780m) son bulan gidiş-dönüş 5 saatlik parkurdur. Musa Dağı’nın zirvesinde Likyalılar’ın ilk verlesim yerlerinden olan Olymnos tarihi sehrinin tamamiyle bozulmamıs kalıntıları aörülmekte ve Adrasan manzarasında mola verilebilmektedir. Olympos-Cıralı-Ulupınar Parkuru Olympos’tan başlayıp Cıralı’dan geçen çınar ağaçları, dereleri ve alabalık lokantaları ile meşhur Ulupınar’da son bulan zevkli bir parkurdur. 5 saatlik bir sürede tamamlanmaktadır. Olympos-Adrasan Parkuru Likya Yolu’nun bu parkurunda Musa Dağı’nın zirvesine çıkıp, Lost City ziyaret edilmekte ve Adrasan sahilinde yürüyüş tamamlanmaktadır. 7 saat süren bir parkurdur. Olympos-Cennet Parkuru Olympos’un gizli kalmış tarihi yapıları arasından geçip sahilden devam eden, birbirinden ilginç manzaralara sahip kısa bir parkurdur. Yürüyüş, kaya tırmanıcılarının keşfettiği ve tırmandıkları dümdüz duvarların yanından geçmekte ve Ceneviz Koyunu gören ormanda son bulmaktadır.