ANDA KALMAK
Şu an ki durumunuzdan mutluysanız gelecekte de mutlu olacağınız anlar için tohum ekersiniz. Ve gelecekte de mutlu olursunuz. Bu yüzden geçmişinizi sevgiyle affedin ve anda yaşamaya başlayın…
Geçmişteki olumsuzlukları evrenin çöplüğüne gönderip şu anki durumumuza odaklanmalıyız. “Şu an”da kendimizi mutlu etmeye başlarsak, mutlu bir gelecek oluştururuz. Mutluluğumuzu şartlara bağlamamalıyız..
Anda kalmak lafını birçok kaynaktan duyuyoruz.
Nedir bu anda kalmak? Ne anlıyoruz bu anda kalmaktan?
Bunu defalarca kendime sordum.
Anda kalmaktan ilk başlarda hep şunu anlıyordum;
“ Saldım çayıra, Mevlam kayıra.” “Umursama boş ver gitsin.”
Bir nevi Polyanacılık gibiydi sanki. “Boş ver sorunları, takma kafana.”
Hiç alakası yokmuş !
Anda kalmak, aslında o an her ne işle uğraşıyorsak, düşüncelerimizi, duygularımızı, enerjimizi ona yoğunlaştırmaktır. Biz genelde iş yaparken, kafamızdan elli bin tane alakasız düşünce geçer. Hatta çoğu ev hanımı bilirim, sırf kafalarındaki düşünceleri susturmak için her gün ev temizliği yaparlar. Erkeklerde de bu genelde aşırı işkoliklik olarak belirir. Temelinde kendimizden kaçma ve yüzleşmekten kaçmak vardır. Geçmişimiz, acı hatıralarla yüklüyse bunları yaşamamız doğal.
GEÇMİŞİNİZİ SEVGİYLE AFFEDİN
Geçmişte yaşadığınız her şeyi, yaşamak zorunda olduğunuz için yaşadınız ve artık BİTTİ.
Bazen insanlar, geçmişte ya da gelecekte takılı kalıyorlar. Evrenin bildiği tek gerçek “şu an”da yaşamaktır. Şu an ki durumunuzdan mutluysanız gelecekte de mutlu olacağınız anlar için tohum ekersiniz. Ve gelecekte de mutlu olursunuz. Bu yüzden geçmişinizi sevgiyle affedin ve anda yaşamaya başlayın.Şimdiki anınızda geçmişi yaşarsanız, yaşadığınız şu anın enerjisini geçmişe gönderir ve güç kaybedersiniz. Olumsuz düşüncelerle şu andaki güçlü yaratım enerjinizi kaybediyorsunuz. Şuan ektiğimiz tohumlar, elbet bir gün hasat edilir. O zaman ne ekiyorsunuz? Anı yaşamak yerine, an içerisinde sürekli geçmişe ya da geleceğe endişe gönderirsek, bizim geleceğimiz de adım adım olumsuza doğru ilerler.
Geçmişteki olumsuzlukları evrenin çöplüğüne gönderip şu anki durumumuza odaklanmalıyız. “Şu an”da kendimizi mutlu etmeye başlarsak, mutlu bir gelecek oluştururuz. Mutluluğumuzu şartlara bağlamamalıyız (zengin olursam mutlu olacağım, çocukları okutursam mutlu olacağım, evlenirsem mutlu olacağım, borçları ödersem mutlu olacağım gibi…)
Maskelerimizden sıyrılıp, geçmişi affetmeye başladığımızda, gelecekle ilgili kaygılarımızın da azaldığını görüyoruz. Çünkü geçmişte hayatımızda ne kadar olumsuzluk varsa birikmiş, gelecekte de o kadar kaygı yaratıyoruz ki dengede olsunlar…
Size güzel bir çalışma örneği: Sabah ilk uyandığımız an, bizim için günümüzün en değerli anıdır. Çünkü o an hiçbir şey düşünemeyiz ve beynimize düşünceler girmez.
İşte tam o anda “Geçmişimi sevgiyle kabul ediyorum ve affediyorum. Hayatımı mucizelere, maddi ve manevi bolluğa açıyorum, şükürler olsun, Hamd olsun”deyin ve yataktan kalkın. İşte sizin için programlanmış ve yaşayacağınız harika bir günün başlangıcı.
Hayatımızda aşık olmayı isteriz. Bir yuva kurmak, hayatı paylaşmak hayaliyle yola çıkarız. Kendimizi bir elmanın yarısı olarak görür, hayatı paylaşacağımız kişinin de bizi tamamlamasını niyet ederiz.
Hayattaki arayışım beni tamamlayacak olan kişi olduğu sürece, hayatıma hep yarım insanlar girdiğini fark ettim. Yarım bir elma olduğum sürece, ilişkilerim de hep yarım kaldı. Karşımdaki kişileri suçlamak yerine, kendimi tam ve bütün yapmam gerektiğini fark ettiğimde, önce tam ve bütün olmanın yolunu aradım.
Sevgi ve Aşk’la
Bülent Gardiyanoğlu