Bodrum, Muğla

Muğla’nın güneybatısında, Ege Denizi kıyısında bir yarımadada bulunan Bodrum, Türkiye’nin ve dünyanın en gözde tatil yerlerinden biridir. Bodrum’un turizm ile ilişkisine geçmeden önce zengin tarihine göz attığımızda milattan öncelere dayanan, dünyanın 7 harikasından birini, birçok farklı uygarlığı barındıran bir şehir olduğunu görürüz. Yani defalarca Bodrum’u gezmiş insanların bile bu ayrıntıları kaçırdığını düşünürsek şehri iyi anlamak için biraz geriye gitmekte fayda vardır. Bodrum sadece deniz, kum, güneş ve eğlenceden ibaret değil, çok zengin bir geçmişi olan tarihi,kültürel ve doğal güzellikleri olan bir şehirdir. Tatil uzmanı olarak şimdi sizi biraz zaman yolculuğuna çıkaralım.
Bodrum‘un eski adı Halikarnassos’tur. M.Ö. 484 yılında burada doğan ve “Tarihin Babası” olarak bilinen Heredot‘a göre Bodrum Dorlar tarafından kurulmuştur. Daha sonra Karya ve Lelegler bu bölgeye yerleşmişlerdir. M.Ö.650 yılında Megeralılar gelerek şehri genişletmişler, adını da Halikarnassos olarak değiştirmişlerdir. Bodrum M.Ö. 386 yılında Persler‘in egemenliğine girmiştir. Halikarnassos en parlak devrini M.Ö. 353 yılında Karya bölgesinin başkenti olunca yaşamıştır. Dünyanın yedi harikasından biri olan Mausoleum, bu dönemde Kral Mausolos‘un anısına kızkardeşi ve aynı zamanda karısı olan Artemisia tarafından yaptırılmıştır. Bodrum M.Ö. 192’de Romalıların eline geçmiş ancak bu dönemde önemli bir gelişme gösterememiştir. M.S. 395 yılında Bizanslıların, M.S. 11 yüzyılda Türklerin, I. Haçlı savaşlarında Bizanslıların, 14. yüzyılda tekrar Türklerin, 1415 yılında Rodos Şövalyelerinin eline geçmiştir. 1522 yılında KanuninSultan Süleyman döneminde tekrar Osmanlı İmparatorluğuna katılmıştır.Cumhuriyetin ilanından sonra adı Bodrum olarak değiştirilmiştir.Bugün Bodrum, bir tatil yöresinden beklenen tüm özellikleri barındıran, Ege’nin harika ikliminde yaz-kış yaşanabilecek önemli bir turizm merkezidir. Tüm gelir gruplarına hitap eden bir yapısı vardır.Ultra lux tatil köyleri ve hotellerden tutun da orta ölçekli pansiyonlara kadar her bütçeye uygun tatil fırsatları yakalayabileceğiniz bir şehirdir Bodrum.Bodrum’a ilk bakışta şehir planlaması da göze çarpmaktadır.Bütün yapılar beyaz renklidir ve pencereleri artık adına Bodrum mavisi denen mavinin bir tonuyla boyalıdır.Ayrıca yüksek kat izini de yoktur.Tüm bunlar birleşince,Türkiye’de eşine rastlanmayan bu şehircilik anlayışı,şehre güzel bir ahenk katmaktadır.Bu anlamda bu bilinçli belediyeciliği de tebrik etmek gerekir.
Tatilinizi geçirmek için sadece şehir merkezi değil,yarım ada içinde Gümüşlük, Turgutreis, Yalıkavak, Gümbet, Türkbükü gibi alternatif seçenekleriniz de vardır.Lafı fazla uzatmadan Bodrum’a biraz ayrıntılı bakalım.
BODRUM KALESİ
Bodrum Kalesi iki liman arasında, üç tarafı denizlerle çevrili kayalık bir yarımada üzerine kurulmuştur. Kuzey yönünden karaya bağlıdır. En yüksek yeri deniz seviyesinden 47,50 metre yükseklikteki Fransız kulesidir. Bu kuleden başka İngiliz, İtalyan, Alman kuleleri ile Yılanlı kule olmak üzere dört kule daha vardır. Kalenin doğu duvarı dışında kalan bölümleri, çift beden duvarı ile takviye edilmiştir. Şövalyeler denizde güçlü bir donanmaları olduğu için, denizden yapılacak bir hücumu savuşturacaklarına inandıklarından, deniz surlarını zayıf bırakmışlar, kara tarafındaki surları kuvvetlendirmişlerdir. İç kaleye, yedi kapı geçilerek ulaşılmaktadır. Kalenin I. kapısı kuzeybatı köşesindedir. Kapıya karakol yanından bir rampa yol ile ulaşılır. Rampa başlangıcında kapı menzilin arkasında kalmaktadır. Böylece kapı direk top atışlarından korunmuş olmaktadır. Mermer kapı lentosu üzerinde Yunanca bir yazıt bulunmaktadır. 1512-1513 yıllarında kalede komutanlık yapan Jacques Gatineau, kalede casusluk edeceklerin cezalandırılacağını ihtar etmektedir. Bu da şövalyelerin çevrede yaşayanlara güvenmediğini göstermektedir.

Kapıdan içeri girildiğinde kuzey hendeği diye adlandırdığımız bölüme ulaşılmaktadır. Kapının iç tarafında üçlü bir arma grubu yer almaktadır.Kalenin I. kapısının iç tarafında bulunan bu üçlü arma grubunun ortasındaki arma, kale komutanı Jacques Gatineau´ya aittir. Armaların altındaki Latince yazıda “İnanç, Katolik kilisesi adına burada Gatineau tarafından korunacaktır.” denmektedir. Bu arma grubunun solunda, kapı lentosunun üzerindeki aslan Hellenistik Çağa aittir.
Bodrum Kalesi, 19. yüzyıl sonunda kalenin hapishane olarak kullanıldığı dönemde bir hamam yapısı ile Osmanlı niteliği kazanmıştır.
Kale bugün Sualtı Arkeoloji Müzesi olarak kullanılmaktadır. Müze koleksiyonlarında bulunan eserler Türk hamamı, Amphora sergilemesi, Doğu Roma Gemisi, Cam Salonu, Cam Batığı, Sikke ve Mücevherat Salonu, Karyalı Prenses Salonu, İngiliz Kulesi, İşkence ve Katliam Odaları ve Alman Kulesi’nde sergilenmektedir. Ayrıca, 33.5 dönüm genişliğindeki bir arazi üzerine kurulmuş olan kalede açık mekanlarda da eser sergilenmektedir.
Müze, 1995 yılında Avrupa’da Yılın Müzesi Yarışması’nda “Özel Övgü” ödülünü almıştır.
MAUSOLEU
Kral Mausolos adına karısı ve kız kardeşi Artemisia tarafından Halikarnassos’da yaptırılmış anıt mezardır. Dünyanın yedi harikasından biri olarak kabul edilen Mausoleum’un yapımına Karya satrabı Mausolos, kendi yönetimi zamanında muhtemelen MÖ 355’te yapıya başlamıştır. Onun ölümünden sonra (MÖ 353) karısı, aynı zamanda kız kardeşi Artemeisia anıtın yapımını sürdürmüş; onun da ölümünden sonra (MÖ 351) Mausolos’un diğer kardeşleri inşaata devam etmişlerdir. Kolonlarıyla Yunan mimarisini, piramit şeklindeki çatısıyla da Mısır mimarisini birleştiren, oldukça büyük boyutlardaki mezardır. Bu öneminden dolayı kendinden sonra gelen, aynı stildeki tüm yapılara “mozole”denmiştir.

24 basamaklı bir piramidin taçlandırdığı dev bir anıt mezar olan Mausoleum’u İon düzeninde yapılmış 36 sütün süslemektedir. Anıt mezar 50 metre yüksekliğinde ve tepesinde 4 atın çektiği bir zafer arabasında Mousolos’un heykeli bulunmaktadır. M.S. 13 yüzyıla kadar korunan antik mezar önce bir depremle yıkılmış daha sonrada taşları Bodrum Kalesi’nin yapımında kullanılmıştır. Ayrıca bu mezara ait birçok kabartma ve heykeller 1857 yılında İngilizler tarafından British Museum’a götürülmüştür. Bu yüzden bu anıta ait eserlerin çoğu British Museum’da bulunmaktadır. Çok az bir kısmını ve bir maketini ise Bodrum’da görmek mümkündür.
HALİKARNASSOS TİYATROSU
Halikarnassos Tiyatrosu Göktepe’nin güney yamacında, karayolunun kenarındadır. Anadolu’nun en eski tiyatrolarından biri olan bu tiyatro, Maussollos döneminde, yumuşak ana kaya oyularak yamaca yaslandırılmıştır. Antik Tiyatro özellikle yaz aylarında içinde düzenlenen çeşitli organizasyonlarla adından oldukça söz ettiren bir yerdir. Göktepe yamaçlarında bulunan tiyatroda bir yanda mükemmel bir Bodrum manzarası, bir yanda M.Ö. kalma bir yapının içinde bulunmanın vermiş olduğu farklı duygularla keyfinize keyif katacak olan bir yerdir. 4.000 kişilik kapasiteli olan Bodrum Tiyatrosu’nda devam edilen kazı çalışmalarında en son çeşitli yollar ve odalar bulunmuştur.
Halikarnassos Tiyatrosu, erken dönem tiyatrolarına örnektir. Sıraların bulunduğu izleyici koyağının tamamı yamaç oyularak içine oturtulmuştur. İzleyici koyağı 180 dereceden daha büyük bir açıyla sahne binasından ayrı yapılmıştır. Güneye bakan tiyatro toplam 46 oturma sıralıdır. Birinci kademede 30 oturma sırası ile 12 ışınsal merdivenli yolu vardır. Eğimi 30 derecedir. Orkestra yarıçapı 37 ayak dört parmak olan tiyatronun yerinde yapılan ölçümle yaklaşık sığarı 4.000 kişiliktir. Romalı mühendislerin uyguladığı, orkestra çapına bağlı ölçülere göre hesaplarsak yıkılmış sahne binasının yüksekliğinin yaklaşık 49 ayak olması gerekmektedir.
BODRUM SUALTI ARKEOLOJİ MÜZESİ
Dünya’nın en önemli sualtı arkeoloji müzeleri arasında yer alan Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesini ziyaret etmeden Bodrum’dan ayrılırsanız yazık olur. Zaten müze, Bodrum denilince akla gelen ilk mekanlardan,Bodrum’un simgesi Bodrum Kalesi’nin içindedir .
Bodrum, antik çağın en ünlü kentlerinden biri olan Halikarnassos’un üzerinde kurulmuştur. Kentin bulunduğu bölge antik çağda Karia bölgesindedir. Karia bölgesi bugünkü Muğla ilinin tümünü ve Aydın ilinin bir bölümünü kapsamaktadır. Bodrum Kalesi, Saint Jean Şövalyeleri tarafından 15. y.y. arasında inşa edilmiştir. Kale, Rodos’un fethinden sonra, 5 Ocak 1523’te Türklerin eline geçmiştir .Günümüzde kale, T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’ne bağlı olarak turizme hizmet vermektedir.Su altı arkeoloji müzesininde bu çok rağbet gören turistik mekanın içine yapılması çok isabetli bir karar olmuştur.
Müzedeki amforalar dünyanın en büyük amfora koleksiyoları arasındadır. Buluntular sünger avlamak için su altına dalan süngerciler tarafından çıkarılarak müzeye armağan edilmiştir. Bunların yanısıra Sualtı Arkeoloji Enstitüsü’nün yaptığı sualtı kazılarından gelen amforalar da bulunmaktadır.

Müzede, Turgutreis yakınındaki 14 adadan biri olan Yassıada’da keşfedilen 7. y.ydan kalma bir gemiden çıkan eserler sergilenmektedir. Ancak serginin en etkileyici yanı bu geminin 1/1 ölçeğindeki ve zamanının gemi yapım tekniğinin uygulanması ile yapılan bir maketinin burada bulunmasıdır. Geminin baş tarafı amforalarla dolu olarak gösterilmiş kıç tarafı ise şapel zemini içinde sergilenmektedir.
Yassıada Doğu Roma Batığı, yaklaşık 900-1000 amfora taşıyan, 20 metre uzunluğunda, 5 metre genişliğinde bir MS 7. yüzyıl gemisidir. Gemi, İS 626 senesinde, Bizans İmparatorluğu savaşlarla sarsılırken, adanın yakınındaki kayalıklara çarparak batmıştır. Yaklaşık 60 ton taşıma kapasitesi olan bu gemi, 1961-1964 yılları arasında arkeolog George Bass ve ekibinin gerçekleştirdiği dalışlarla gün yüzüne çıkarılmıştır.
ZEKİ MÜREN SANAT MÜZESİ
Uzun yıllar Bodrum’da ikamet eden ülkemizin ‘sanat güneşi’ lakaplı ses sanatçısı Zeki Müren’in hayatta iken uzun sure oturduğu evi, vefatından sonra müze haline getirilmiştir. Bahcesinde sapsarı, elinde mikrofon tutan sortlu bir zeki müren heykeli bulunmaktadır. Büyük sanatçının son yıllarını geçirdiği Bodrum’da ki evi, 2000 yılından beri sanat güneşi’mizin sahne kostümlerini, çizdiği desenleri, hayranlarından gelen mektupları, aldığı ödülleri, özel eşyalarını, bahçesinde Buick Regal marka otomobilini sevenleriyle buluşturulmaktadır. Sanat güneşimiz “Batmayan Güneş” isimli belgeselin çekimleri için gittiği TRT izmir Stüdyoları’nda geçirdiği kalp krizi sonucu vefat etmiştir. Müzenin yerini bulmak ise çok kolaydır. Bodrum’un simgelerinden Halikarnas Gece Kulübü’nün tam arkasında kalmaktadır.