Orta Çağ rüzgarlarına kendinizi teslim etmek istiyorsanoz rotanızı Dubrovnik’e çevirmelisiniz. Hırvatistan’da yer alan ve Adriyatik Denizi’nde bulunan bu kent tarihi eserleri ile sizleri adeta büyüleyecek. Şehirde yer alan tarihi eserler Hırvatistan’ın Yugoslavya’dan ayrışısı esnasında büyük ölçüde zarar görmüş, fakat UNESCO‘nun üstlendiği restorasyon çalışmaları ile eski ihtişamına geri döndü. Şehrin en ünlü yerleri ise Lokrum adası ve Dubrovnik katedrali. Dubrovnik’e ulaşımı Stolac üzerinden sağlayabiliyorsunuz, zira tek sınır kapısı burada yer almakta. Diğer sınır kapılarıda mevcut fakat yoğunluktan dolayı sıkıntı yaşamanız olağan bu yüzden bu sınır kapısını tercih etmenizi şiddetle tavsiye ediyoruz. Kentte araç park sorunu ile karşı karşıya gelebilirsiniz, bu nedenle ekonomik açıdan kolaylık sağlayacak kapalı garajlara araçlarınızı koymanız sizler için en iyi yol olacaktır. Kentte konaklanacak yerler genel olarak Lapad yarımadası ve Babın Kuk gibi kentin dış bölgelerinde oluşmuş. Fakat dilerseniz merkezdede konaklayacak yerleri tercih edebilirsiniz, ama uyarmalıyız ki ücretleri biraz yüksek gelebilir. Şehrin harkulade bir düzeni var, bu düzen tıpkı bir kale içine benziyor. Özen ile meydana getirilmiş birbirine paralel sokaklar bulunmakta. Savaş esnasında büyük ölçüde zarar gören binalar restore sayesinde eski güzelliğine geri gönmüş, buna şahitlik edeceksiniz. Sokaklar batı kapı Pile ve doğu kapı Ploçe olmak üzere iki kısımdan oluşmakta. Böylece kenti gezmek oldukça kolay bir hale geliyor. 2 gününüzü ayırarak önce Pile’i daha sonra Ploçe’ı gezebilirsiniz. Sizlere tavsiyemiz mutlaka yanınızda şehir haritası bulundurmanız. Bunun sebebi ise şehrin içinde yer alan kliseleri,çeşmeleri ve meydanları daha net görüp bulabilmeniz, sizlere kolaylık sağlayacaktır. Sıcaktan yahut gezmekten susuz kaldığınız zamanlarda şehrin sokaklarında yer alan çeşmelerden yararlanma imkanına sahip olacaksınız. Şehir içini gezmeyi bitirdikten sonra surlara gitmenizi öneririz. Surların yüksekliği sayesinde şehrin manzarasına şahitlik edebilirsiniz. Yaklaşık 1 saat civarı süren bu sur gezisi için akşam saatleri yada sabah saatleri en uygun zamanlar olacaktır. Aksi taktirde basamakları çıkarken sorun yaşayabilirsiniz. Eğer basamakları çıkmak ve yorulmak istemiyorsanız surun dışında kalan teleferikten yararlanabilirsiniz. Turunuzu tamamladıktan sonra deniz sefası yapmak isterseniz istikametinizi Lapad yarımadasına çevirmelisiniz. Mevcut olan koylar sayesinde tatilinizin tadına varacak ve keyifli vakitler geçireceksiniz. Gel gelelim kentin lezzet anlayışına. Elbette kıyı kenti olduğundan dolayı deniz mahsülleri mutfak kültürlerine etki etmiş durumda. Balık restorantlarında eşsiz tatlar bulma imkanına sahipsiniz, ancak balık restorantları dışında burada İtalyan restorantlarının sayısıda oldukça fazla. Dilerseniz bu alternatiftende yararlanabilirsiniz.