Afrika ile Avrupa’yı ve Atlas Okyanusu ile Akdeniz’i birbirinden ayıran Cebelitarık Boğazı’nın bulunduğu Cebelitarık, bir kasaba boyutunda olmasına rağmen kendisine ait bayrağı ve kendi marşı olan, 1713 yılından beri Birleşik Krallık’a bağlı bir ülke. İlginç olan şey ise Cebelitarık’ta 2002’de yapılan referandum sonucunda 30.000 nüfustan yalnızca 44 kişi hariç herkesin İngiliz sömürgesi olarak devam etmek istemiş. Cebelitarık oldukça ufak bir ülke oldğundan yürümeyi ve dik yokuşları sevenler araç kullanmadan da her yeri 1-2 gün içinde gezebilir. Bu yazımızda sizlere Cebelitarık seyahati sırasında gezilebilecek yerleri tanıtacağız.
Cebelitarık Tarih ve Kültür Müzesi: Şehir merkezinin Bomb House sokağında bulunan bu müze Cebelitarık’ın tarihi ve kültürel durumunu incelemek için iyi bir başlangıç sayılabilir. Bölge tarihine dair ufak bir gezinti için 15 dakikalık kısa film sonrası gerçek bir Neandertal kafatasını, açık hava arkeoloji sergisini ve bir çok askeri eserleri Cebelitarık müzesinde görebilirsiniz.
Saint Michael Mağarası: Cebelitarık’ta görebileceğiniz hemen hemen her yer gibi Saint Michael Mağarası da bir efsaneye sahiptir. Bir zamanlar bu Katedral Mağarası’nın derinliklerinin sonsuzluğa doğru uzandığı ve mağaradaki oyukların, ölülere hükmeden yeraltı tanrısı Hades’in geçidi olduğuna inanılmaktaydı. Ancak bilimsel veriler anlatılan efsaneler kadar etkileyici değil. Yağmur sularının binlerce yıl boyunca aşındırdığı kireçtaşı sebebiyle bu muazzam büyüklüğe ve etkileyiciliğe sahip mağara oluşmuş. Ve mağaranın bir sonu var. Çok eski zamanlarda bu mağaranın insanlar tarafından sığınak olarak kullanıldığına dair sağlam kanıtlar bulunuyor. Cebelitarık’ın meşhur büyük kuşatması sırasında ise mağara hastane ve depo olarak görev yapmış. Mağarada yer alan sarkıt ve dikitlerin çoğu insanı hayrete düşürecek güzelliğe sahipler. Yeraltı gölünün eşsiz görüntüsünü kesinlikle izlemeden geçmeyin. Mağaranın içinde yer alan büyük konser salonunda içinizden geçen herhangi bir şarkıyı söyleyerek harika akustiğin tadını çıkarabilirsiniz.
Avrupa Noktası: Avrupa noktası, kıtanın en uzak ucunu işaretlemek amacıyla yapılmış. Bir aracınız olmadan buraya ulaşmak biraz zorlu ve yorucu olabilir fakat bu noktanın manzarası tüm yorgunluğa değecek cinsten. Eğer o gün şansınız varsa buraya ulaştığınızda hava ve görüş açık olabilir. Afrika kıtasını, Fas’ın Rif dağlarını, İspanya kıyılarını ve Cebelitarık boğazını tek bir noktadan görmek oldukça ilginç ve bir o kadar da güzel olsa gerek.
Cebelitarık Körfezi: Cebelitarık son dönemlerde balina ve yunusları görme amaçlı düzenlenen turlarla turistlerin ilgisini çekmektedir. Cebelitarık körfezine yapılacak tekne turu ile tüm yıl boyunca yunusları doğal ortamlarında yakından görebilme imkanı vardır. Eğer yavru yunusları da görmek isterseniz yaz aylarını tercih etmek zorundasınız. Cebelitarık boğazı aynı zamanda Akdeniz’de üremek için gelen bir çok okyanus köpekbalığının da göl yolu üzerindedir.
Ana Cadde: Ana cadde ülkenin merkezi konumunda. Ana caddeye geldiğiniz an sizi sağlı sollu dükkanlar karşılayacaktır. Bunlar Avrupa’nın vergi cenneti Cebelitarık için zenginlik kaynaklarından sadece bir tanesidir. Elektronikten oyuncağa, parfümden çikolataya, alkol ve sigaradan hediyelik eşyalara kadar hemen hemen her şeyi vergi avantajı ile daha uygun fiyata bulabileceğiniz dükkanlarda sıkı pazarlık yapmanız gerekir. Gündüz saatlerinde dolaşmaya veya alışveriş yapmaya gelenler ile dolup taşan Cebelitarık ana caddesi akşam saatlerinde de eğlence sevenler için merkezi bir yer niteliğindedir. Ocean Village’ta bulunan yeni kumarhane, Casemates Meydanı’ndaki barlar ve restoranlar geç saatlere kadar keyifli vakit geçirmek için ideal yerlerdendir.
Cebelitarık Maymunları: Kuyruksuz Berberi makakları Cebelitarık’ta olan en ünlü yerleşimcilerdendir. Bu maymunlar Avrupa’da serbest yaşayan tek primat grubu olma özelliğini de taşır. Söylenenlere göre Cebelitarık maymunları ortadan kalkmadan İngilizler de buradan yok olmayacaklar. Maymunları ziyaret etmek son derece popüler turistik turların başında geliyor. Her ne kadar insanlarla birlikte yaşamaya alışkın görünseler de hala vahşi oldukları bir gerçek. Hatta çoğu zaman pek de misafirperver davranmazlar. Bir şeyleri çalmadıkları, kemirmedikleri veya kavga etmedikleri zaman kesinlikle uyuyorlardır. Eğer bu güzel canlıları ziyaret etmek istiyorsanız merkezden lisanslı tur taksilerinden birini kiralayıp, teleferikle Cebelitarık kayasına çıkabilir veya tüm yolu merkezden yukarıya kadar yürüyebilirsiniz. Maymunların bulunduğu bölgelere giderken üstünüzde herhangi bir takı bulundurmamaya dikkat edin. Bu maymunlar gerçek bir kapkaç uzmanıdır. Bir anda üstünüze atlayıp siz daha ne olup bittiğini anlamadan kolye, yüzük, küpe, cüzdan, şapka, telefon ve hatta çantanızı açıp içindekileri kapıp kaçabilirler. Arabayla maymunların bulunduğu yere gidiyorsanız camlarınızı kapalı tutmanızda fayda var. Açık gördükleri camdan içeriye dalarak arabanızda ne var ne yoksa yağmalayabilirler.
Fas Kalesi: Kale 1068 yılında inşa edilmiştir. İki yüzyıl sonra İspanyollar tarafından talan edilen kale 14. yy’da ikinci Fas işgalinde ise tekrardan inşa edilmiştir. Günümüzde kale ilk kurulduğu orjinal yerinde bulunmaktadır. Kalede dalgalanan bayrak Cebelitarık’ın her yerinden görülebilir.
Rosia Körfezi: Rosia Körfezi Cebelitarık sınırlarında yer alan tek doğal limandır. Trafalgar Deniz Savaşı’nın sonunda Lord Nelson’un bedeninin brendi varilinde getirildiği yeri burada görme imkanına sahipsiniz.
Botanik Bahçesi: Doğal güzelliği ve evlilik törenleri için en meşhur yerlerin başında gelen Alameda Botanik Bahçesi birbirinden alımlı ve zarif gelinler ile meraklı botanikçileri aynı yerde buluşturmayı başarıyor. Alameda Botanik Bahçesi içinde oldukça ender bulunan bir çok bitki türünü görme şansınız var. Yalnızca bu bölgeye ait bir çok tür arasında özellikle Cebelitarık Deniz Lavantası dikkatleri üzerine çekmektedir. Bahçe içinde yapay göller, dereler, çocuk bahçesi, savaş topları ve açık hava tiyatrosu gibi farklı alanlar da mevcut.
Büyük Kuşatma Tünelleri: Cebelitarık kayasındaki en ilginç yerlerden birisi de Büyük Kuşatma Tünelleri’dir. Bölge 18. yy’da Fransızlar ve İspanyollar tarafından kuşatma altına alındığı sırada İngilizler tarafından kazılan bu tünellerde dolaşmak tarihi tekrar yaşamanıza sebep olacaktır. Tünellerin yapım amacı oldukça ilginç bir fikre dayanıyor. Savaş toplarını kayanın içinden ilerletip açılan deliklerden dışarıya doğru ateş ederek bölgeyi korumak. Tünellerin içinde yürürseniz bir çok alanda bu topları görebilirsiniz.